(Traduzione di Google) Comincerò con la parte più fastidiosa: il cameriere ha portato il menu e, nemmeno due minuti dopo, nonostante mi avesse visto al telefono, ha avuto la sfacciataggine di interrompermi chiedendomi freddamente: "Hai deciso?". Sono al telefono, quindi perché tutta questa impazienza? Se fossi stato seduto lì per 20 minuti, avrei detto: "Avranno pensato che mi sarei seduto e sarei scappato". Non erano passati nemmeno cinque minuti da quando ero entrato, e il menu non era stato portato nemmeno due minuti prima, e allora? Ho continuato a parlare e ho alzato freddamente l'indice; il mio sguardo probabilmente serviva da avvertimento.
Due: La cioccolata calda era terribile. Francamente, non sto cercando di essere cattivo. A casa potresti farne una molto migliore. Aveva un sapore stantio e aspro, e non era diversa dalle cioccolate calde della maggior parte dei bar.
Tre: Il posto era estremamente stretto, angusto e soffocante. La congestione iniziava proprio all'ingresso. Dovevi chinarti sotto la tenda. Sono alto, ma anche se sono di statura media, la tenda era abbastanza bassa da dovermi chinare per passare. Anche se era sera. Quindi, non era ancora così buio a causa del sole. E prima ancora di poter uscire dalla tenda, ti sei fatto strada verso l'ingresso, passando tra i tavoli ravvicinati.
Quattro: Amico, che diavolo è quella musica? Stava suonando techno tribale mescolata a melodie africane, e le canzoni che avevano scelto avevano una base musicale tesa. Sembrava che la gente stesse per iniziare a battere i francobolli e a scatenarsi. Cosa ci fanno le canzoni tribali dei club hippie nel bar? La gente cercava di chiacchierare e in sottofondo, a tutto volume, "DUM TAKA DUM RIIIUUUVV DUM DUM RIIIUUUVV". A un certo punto, la cameriera (la cameriera hippie con il simbolo della pace tatuato sul polso) si è lasciata trasportare dalla canzone, ha alzato il braccio e ha stretto il pugno per un attimo, cantando a ritmo. Immagino fosse sotto l'effetto dell'ultima festa. Quindi, l'atmosfera dentro era piuttosto strana, avete capito.
Considerando tutto questo, non è difficile capirlo: non è un posto che consiglierei a nessuno.
(Originale)
İlk olarak en sinir bozucu kısmından başlayacağım: Garson menüyü getirdi ve daha 2 dakika geçmeden, o sırada telefonla konuşuyor olduğumu görmesine rağmen, soğuk bir şekilde "kararınızı verdiniz mi" diye sorarak konuşmamı bölmeye çalışma patavatsızlığında bulundu. Yahu telefonla konuşuyorum, bu neyin sabırsızlığı. Hani 20 dakikadır oturuyor olsam "oturup kaçacak sandılar herhalde" diyeceğim, daha ben içeri gireli 5 dakika, menü getirileli 2 dakika olmadı, ne bu. Konuşmama devam ederek, soğuk bir şekilde işaret parmağımı kaldırdım, bakışlarımdan gereken uyarı alınmıştır muhtemelen.
İki: Sıcak çikolata çok kötüydü. Samimi söylüyorum, kötülemek için değil. Evde çok daha kralını yaparsınız. Bayat, kekremsi bir tadı vardı ve en alelade kafelerdeki sıcak çikolatalardan hiçbir farkı yoktu.
Üç: Mekan aşırı dar, sıkış tıkış ve havasız. Daha girişte başlıyor sıkışıklık. Tentenin altından eğilerek geçmeniz gerekiyor. Ben uzun biriyim ama ortalama bir boyum olsa da eğilerek geçmemi gerektirecek kadar aşağıdaydı tente. Akşam saati olmasına rağmen. Yani güneş yüzünden o kadar indirilmiş değildi. Ve daha tenteden tam kurtulmadan, birbirine çok yakın duran masalar arasından giriş kapısına doğru yöneliyorsunuz.
Dört: Abi o müzik nedir ya? Afrika ezgileriyle birleştirilmiş tribal tekno vesaire çalıyordu ve gergin altyapılı şarkılar seçilmişti. Birazdan millet pul yapıştırıp kopmaya başlayacak sanki, hippilerin takıldığı kulüplerdeki tribal şarkılar ne arıyor kafede. Millet sohbet etmeye çalışıyor, arkada yüksek sesle "DUM TAKA DUM RİİUUUVVV DUM DUM RİİUUUVV". Bir ara garson kadın (bileğinde barış işareti dövmesi olan hippi garson) şarkıya kapıldı, kolunu kaldırıp bir anlığına yumruk sıkarak ritme eşlik etti. Son partinin etkisinde kalmış sanırım. Yani pek tuhaf bir hava vardı içeride, anlamışsınızdır.
Tüm bu saydıklarıma bakarsak, anlamak zor değil: Kimseye tavsiye edeceğim bir yer değil.